Zaman Ekseninde Ömür Sermayesi

Zaman Ekseninde Ömür Sermayesi

     Zaman denen mefhum ne de gariptir. Nereden gelip nereye gittiğini kimse tam olarak bilmez. Sanki ses yapmamak için parmak uçlarından yürüyor gibidir. Senle veya sen olmadan onca yol gitmiştir. Ve sen daha ne olduğunu anlamadan sorular denizinde bulursun kendini. Neredeyim şimdi, zamanın hangi iklimindeyim? Dönüp ardına baktığında, sana ayrılan yolu çoktan aldığını görürsün ve ruhun çöker, sen de beraberinde çökersin. Uzak ve yakın geçmişine bakarsın zamanın o küçük aralığından. Derin düşünce ve pişmanlıklar rüzgarında savrulursun sonra. Keşke dersin, keşke… Güçlü kalemlerimizden Adil Erdem’in şu mısraları o anki ruh halimize ışık tutar niteliktedir:

___Kaç yaşındayım sahi saymadım, bilmiyorum!

___Belki kırklarımdayım belki otuzlarımda!

___Belki de doksan sene yuvarlandım bu dünyanın sırtında!

___Hiç, bilmiyorum.

     Bilmemek belki de daha önce hiç bu kadar ağır gelmemiştir sanıyorum. Onca yıl kaderin elinde bir o yana bir bu yana savrulup durmuşsun. Bir ömrü yahut bir vakti alelade yaşamışsın. Ne için var olduğundan habersiz, ne diye ömrünü tükettiğini bilmeyerek öylece yaşamışsın. Ne var ki bunda! Sen de hızla dönen dünyada diğerleri gibi yapmış, ona ayak uydurup dünyanın bir parçası olmuşsun. Dünyanın tozu kaçmış bizim gönül ve gözlerimize. Afyonlanmış gibiyiz adeta. Ne var ki, afyonun etkisi geçip kendimize geldiğimizde halihazırda gidecek yol da kalmamıştır. Şöyle bir yüzünü ovuşturur bakarsın gerisingeri. Ne kalmıştır şimdi? Ne birikmiştir heybede, pişmanlıklar ve keşkeler dışında? Ah şu dünya! Ne kadar hızlı dönüyor değil mi? Durduramazsın üstadım, aksine durdurayım derken çarkına takılır da sen de onunla beraber dönersin. Ne vakit duracağı da muammadır. Ancak yancılardan pek hoşlanmaz. Seni de bir süre sonra atar üzerinden. Atar da artık, zamanın da mekanın da ötesinde bulursun kendini.

     Düşünmek lazım, seyreyleyip görmek. Şimdiyi ve geleceği anlamak lazım. Bir ömrü hakettiği üzere taksim ve tanzim etmek lazım azizim. Vakit tamam olduğunda ardına endişesiz ve de tebessümle bakabilmek lazımdır. Ahsız, vahsız, keşkelerden uzak… En çok da ömür sermayesini boşa tüketmemek lazım. Rıza-ı Rahman’a ulaşmak, zamanı ve emanetini O’na teslim etmek lazım.

Taha Pinal

193

Taha PİNAL

Uludağ Üniversitesi Mühendislik Fakültesi/Makine Mühendisliği

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir